Yâ Ulu’l-Elbâb
Ahsen-i takvim sıfatına mazhar olarak yaratılan (Tîn: 95/4) insanoğluna verilen en büyük lütuf, şüphesiz ki, güzeli çirkinden, eğriyi doğrudan ayırma yetisi olarak da ifade edilebilen,
Ahsen-i takvim sıfatına mazhar olarak yaratılan (Tîn: 95/4) insanoğluna verilen en büyük lütuf, şüphesiz ki, güzeli çirkinden, eğriyi doğrudan ayırma yetisi olarak da ifade edilebilen,
İslam öncesı cahiliyye1 arap toplumunda da önemli bir değer olarak algılanıp, genelde hakları muhafaza edilmeye çalışıldığı ifade edilen komşuluk müessesi,2 şüphesiz insanoğlunun en eski ve önemli müesseselerinden
Kıskançlık ve çekememek kelimeleri ile izah edilen haset,1 başta içerisinde bulunduğu ferd olmak üzere, o ferdin temas halinde bulunduğu çevreyi o temasın ölçüsü içerisinde tahrib eden
Mutlak hakikati tanımanın, onu hücrelere değin hissetmenin yolu üzerindeki en önemli ve belirgin durak; kişinin kendisini tanımasıdır. İstikametleri seyr-i ilallah olup, yolları üzerinde bulunan masivanın
“Buyur Allah’ım, buyur! Davetine bütün samimiyetimle icabet ettim! Senin eşin, ortağın yoktur. Buyur Allah’ım, buyur! Hamd senin, nimet senin, mülk senin. Bunların hiçbirinde eşin ortağın
Edep kelimesi, Türkçemizde terbiye, güzel ahlâk, iyi davranış, incelik, kibarlık, nazlılık gibi manaları bünyesinde taşımaktadır.1 İlk sûfilerden İbn Ata, edebi: “Ameli güzelleştiren hususlar üzerinde durmak”,