Usve-i Hasene
Kuran-i Kerim`de Hz. Peygamber (s.a.v) için kullanılan bu kavram „Usve-i hasene“(1), kelime itibariyle teessi edilecek yani uyulacak, arkasından gidilecek, örnek ve meşk alınacak en güzel
Kuran-i Kerim`de Hz. Peygamber (s.a.v) için kullanılan bu kavram „Usve-i hasene“(1), kelime itibariyle teessi edilecek yani uyulacak, arkasından gidilecek, örnek ve meşk alınacak en güzel
Ahsen-i takvim sıfatına mazhar olarak yaratılan (Tîn: 95/4) insanoğluna verilen en büyük lütuf, şüphesiz ki, güzeli çirkinden, eğriyi doğrudan ayırma yetisi olarak da ifade edilebilen,
Lisan-i Nebî’nin “Hakk’ı iptal, halkı tahkir”[1] olarak tanımladığı kibr, Türkçe’mizde tevazu kelimesinin zıttı olarak büyüklük, ululuk, azamet, büyüklük taslama, kendisini üstün sayma, büyüklenme, gurur gibi
Allah Sabredenlerle Beraberdir Sabır, Kuran-i Celil ve hadis metinlerinde yoğun bir şekilde konu edinilerek, işlenilen, içerisinde insanlar için pek çok hikmetin ve menafinin bulunduğu, ehline
“Buyur Allah’ım, buyur! Davetine bütün samimiyetimle icabet ettim! Senin eşin, ortağın yoktur. Buyur Allah’ım, buyur! Hamd senin, nimet senin, mülk senin. Bunların hiçbirinde eşin ortağın
Mutlak hakikati tanımanın, onu hücrelere değin hissetmenin yolu üzerindeki en önemli ve belirgin durak; kişinin kendisini tanımasıdır. İstikametleri seyr-i ilallah olup, yolları üzerinde bulunan masivanın